
SOFRA PROJESİ HAKKINDA
Türkiye'nin Manisa ilinde, Kaymakçı ve Sard arkeolojik kazı alanlarından çıkarılan arkeobotanik veriler (antik döneme ait tohumlar), bölgenin 4000 yılı aşkın bir süredir ne kadar verimli bir yapısı olduğunu ve sürdürülebilir arazi ve toprak yönetimi uygulamalarının varlığını doğrular niteliktedir. Günümüzde artan kentleşme ve küreselleşen gıda ekonomisine katılım, bölgenin gıda coğrafyasında dramatik değişikliklere yol açmaktadır. Yerel ve geleneksel mutfak kültürü yerini ithal edilmiş ve işlenmiş gıdalara bırakarak gitgide yok oluyor. Batı eksenli sağlıksız fast food tarzı beslenme seçenekleri sunan yerler giderek yaygınlaşan bir manzara haline geldi. Erişimi daha kolay, maliyeti daha az da olsa marketlerden satın alınan bir takım hazır ürünlerle karşılaştırıldığında geleneksel yollardan tedarik edilen ürünler hem daha sağlıklı hem de daha iklim dostudurlar, dolayısıyla daha güvenilir, sürdürülebilir ve besleyici bir gıda tedariki için küresel anlamda en değerli umudumuzdur.
SOFRA projesi, bu önemli kültürel değişim döneminde Türkiye'nin Manisa ilindeki tarihi ve geleneksel yemek uygulamaları incelemeyi, kayıt altına almayı ve bu sayede bu geleneklere değer katmayı amaçlıyor. Uzun vadeli bir yaklaşımla, archaeobotanik verileri inceleyerek farklı beslenme yöntemlerini, besin üretiminin antik çağlardaki sürdürülebilir yöntemlerini, ve Gediz Vadisi'nde Tunç Çağı'ndan Geç Roma Dönemi'ne kadarki iklim değişikliğini inceliyoruz. Arşivsel ve etnografik verileri kullanarak, geçen yüzyılda bölgedeki gıda ve beslenme uygulamalarının (yani yetiştirme, gıda depolama, geleneksel beslenme ve besin işleme uygulamaları gibi) geçirdiği farklı döngü ve evreleri inceliyoruz. Bu değişiklikler, neoliberal tarım politikaları ve küreselleşen gıda ekonomisi ile birleştiğinde son yirmi otuz yılda geleneksel gıda edinme ve tüketim uygulamalarını nasıl etkiledi? Proje aynı zamanda bu değişikliklerden özellikle görece daha fazla etkilenen kadınların deneyimlerini ve kadın failliğini anlamaya çalışıyor. Türkiye'de, gıda işleme ve pişirme çoğunlukla kadınlardan bekleniyor. Dolayısıyla kadınlar, modernitenin getirisi bir mücadelenin içine giriyor, yani bir yandan geleneksel mutfak kültürünü sürdürmeye devam etme çabasındayken bir yandan da modernleşme süreci içinde iş gücüne giderek daha fazla katılarak bu çabadan ister istemez uzaklaşıyor. Kadınlar bu mücadelelerini hafifletmek için ne gibi yöntemler geliştirdiler ve hatta zaman zaman bu mücadeleyi nasıl kendi lehlerine çevirdiler? Türkiye'de mutfak kültürünün geleceği nasıl şekillenecek? Türkiye örneğinde beslenme alışkanlıklarında benzer bir değişiklik yaşayan diğer ülkeler açısından alınacak dersler var mı?
Projenin sonuçları,
İstanbul'da Koç Üniversitesi Anadolu Medeniyetleri Araştırma Merkezi (ANAMED)'de düzenlenecek olan canlı ve dijital sergide ve Koç Üniversitesi Yayınları tarafından yayınlacak bir yemek kitabında yer alacak.
